Eski Türk Gelenekleri

SaYLo

Blog Forum, yazarların ve yorumların yankı olduğu, sessizce "ben de buradayım" diyenlerin buluştuğu bir platform. Belki senin yorumun, bir başkasının gününü güzelleştirir.

 Aile hepimiz için çok önemlidir. Ailemizle vakit geçirmek, onlarla huzur ve sevgi içinde yaşamak çok özel ve güzeldir. Eskiden beri toplumumuzda olan gelenekler ve görenekler var. Mesela bayramlarda mendillerin arasına harçlık konulup çocuklara verilmesi, yeni doğan bebeğin kulağına ezan okuması, akşam yemeklerinde sofraya hep beraber oturulması...

 Bunların yanında yemek hazır olunca anne herkesi çağırır ama kimse duymaz ve anne sinirlenir. Kumanda genelde babada olur ve akşam ne izleyeceğim diye tatlı bir tartışma başlar aile üyeleri arasında... Anne temizlik yapınca herkes bir anda ortadan kaybolur. Anne sinirlendiği zaman terliği çıkarır atar biz de kaçardık. Çocuklar izin isteyeceği zaman anne mutlaka babaya yönlendirir, baba da ''annene sor'' der, böyle bir ikilem arasında kalınır.

Sizlerin aklına gelen örnekler var mı? Yorumlarınızı bekliyorum.

Eski Türk Gelenekleri konu önerisi için @ismailşevik arkadaşımıza teşekkür ederiz.
We G o o g l e We Blogger

SaYLo ⠀Yazar Hakkında:
⠀Blog Forum, yazarların ve yorumların yankı olduğu, sessizce "ben de buradayım" diyenlerin buluştuğu bir platform. Belki senin yorumun, bir başkasının gününü güzelleştirir.


16 Yorum Yapılmış

Dikkat Yorumlara resim ve video ekleyebilmek için URL ekleyebilirsiniz...
Dikkat Reklam amaçlı linki bırakmak, hesabınızın geçici olarak engellenmesine sebep olur.

:)

;)

:D

:(

=(

:@

:X

:O

:P

:F

:Y

:A

<3


:T

:H
Yeni Yorum Yap

  1. Harika bir yazı olmuş, okurken insanın yüzünde bir tebessüm beliriyor. Aile olmanın o sıcaklığını, karmaşasını ve içtenliğini çok güzel yakalamışsınız.

    Bahsettiğiniz "annene sor / babana sor" ikilemi, kumanda mücadelesi ve temizlik günü "kaybolma" sahneleri sanırım pek çok evde yaşanan, evrenselleşmiş tatlı klasiklerden. :)

    Anne terliği ise başlı başına bir efsanedir!

    Sizin bu güzel örneklerinize ek olarak benim de "gözlemlediğim" birkaç klasik an var:

    Evden çıkarken yaşanan o klasik sorgu: "Nereye?", "Kiminle?", "Saat kaçta döneceksin?", "Üstüne bir şey aldın mı?"

    Misafir geldiğinde, normalde hiç kullanılmayan "misafir odası" takımının ve "misafir tabaklarının" özenle çıkarılması.

    Hasta olunduğunda anında devreye giren "anne çorbası" ve iyileştireceğine inanılan o sihirli dokunuş.

    Babanın, evde boş yanan lambaları görünce sorduğu o meşhur soru: "Bu evin elektrik faturasını siz mi ödüyorsunuz?"

    Ve tabii ki, kardeşler arasında bir saniye önce kıyamet kopmuşken, bir saniye sonra hiçbir şey olmamış gibi oyuna devam edebilme yeteneği.

    Bu güzel hatırlatmalar ve paylaştığınız o sıcak aile tablosu için teşekkürler. Gerçekten de aile, tüm bu küçük ve kıymetli anların birleşimiyle "yuva" oluyor.

    Selamlar ve sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet evet kesinlikle evden çıkarken sorulan sorular hepimiz için geçerli :)

      "Akşam ezan okunmadan evdesin" derlerdi birde :D

      Sil
  2. Mendillerin arasına harçlık koyulup verilirdi, çok mutlu olurdum o an😊

    Çok güzel yazmışsın, emeğine sağlık😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi yaklaşan bayramda çocuklara bu şekilde mendil arasında harçlık vereceğim bakalım tepkileri ne olacak :)

      Sil
  3. Mendile kimse dönüp bakmaz herhalde artık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu bayram deneyeceğim test edeceğim tepkileri :)

      Sil
    2. Yeğenim 3-4 yaşındayken ki 15 sene kadar önceydi. Kumaştan ayıcık oyuncak dikmiştim. Eline alıp "ne yapılacak bu ayıcıkla" demişti. Umarım siz de öyle bir cevap almazsınız. :)

      Yıllar önce yine bir komşudan duymuştum. Oğlu, aldığı oyuncak arabayı beğenmemiş. Sebep? Kapısı açılmıyormuş. :)

      Sil
    3. ahhahha :D
      Çok merak ediyorum bende ama büyük olasılıkla yeni nesil tıpkı sizin yorumdaki gibi olacak gibi :)

      Sil
  4. Radyonun ‘baş tacı’ olduğu, Arkası Yarın ve Radyo Tiyatroları’nın popüler olduğu zamanlar... Her gün aynı saatte çoluk çocuk, aile, eş dost toplanır ve büyük bir heyecanla radyonun başına geçilirdi... Meraklı bakışlarla herkes birbirine bakar, sabırsızlıkla saatin gelmesi beklenir ve radyonun sesi biraz daha açılırdı... ‘Arkası Yarın’ kuşağının tadına varanlar, o dönemlere tanıklık edenler, bu anları çok iyi bilir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyy gidi günler :)) Eski zamanlara götürdü bu yazı abi değil mi?

      Sil
  5. Çok şey var tabii ama hayatımıza o kadar karışmış ki ayrı bir şey olarak görmediğimizden net olarak aklıma bir şey gelmiyor:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahaha :) Gerçekten hak veriyorum. :)

      Sarmaşık bile bu kadar karışık değil :D

      Sil
  6. yemek hazır olunca anne herkesi çağırır ama kimse duymaz ve anne sinirlenir. Neden hep böyleyiz :) Şimdi gel de annelerimize hak verme :)

    YanıtlaSil
  7. EPELEK OYUNU
    Aile ortamında ve uzun kış gecelerinde çocuklar "epelek" oynarlardı. Yani bir diğer adıyla "el el üstünde kimin eli var oyunu" Oyun öncesi oyuna katılan tüm çocuklar daire olurlar ve her iki ellerini de ileriye ve avuç içini yere yapışık bir şekilde koyarlar. Çocuklardan biri ebe olur ve saymayı başlatır. Sayma işleminde her hece bir el üstünden geçer. Tekerleme şöyledir: "El el epelek, elden çıkan topalak, topalağın yarısı, bitli kocanın karısı, sen çıktın cım cızzık" bu tekerleme bittiğinde son hece kimin eline denk gelirse o çocuk elini ısınması için koynuna sokar. Oyuna katılan tüm eller koyuna sokulduktan sonra, oyunun ebesi çocuk, çocukların her iki elini birden yüzüne dayaması istenir ve ellerin sıcaklığı ölçülür. En soğuk el hangi çocuğunsa, o çocuk diz ve kolların üzerine alnı yere değecek şekilde yatar. Diğer çocuklar ellerini yumruk yaparlar ve yerdeki çocuğun sırtının üzerinde yumruklar birbiri üzerinde kule gibi yukarıya doğru yerleşir ve çocuklardan biri ebedir ve yerde yatan çocuğa "el el üstünde kimin eli var?" diye sorar. Yerdeki yatan çocuk da çocuklardan hangisinin olacağını tahmin ederse onun adını söyler. Eğer bilirse, o eli en üstte olan çocuk bu sefer aynı şekilde yüzükoyun yatar ve aynı işlem devam eder. Taki bu bilinmeyinceye kadar devam eder ve nihayet çocuklardan biri bilemez ve yerde aynı şekilde yatmaya devam eder. Diğer çocuklar yerde yatan çocuğun sırtına yumruk şekilde eller ile hafifçe vurularak "Bilemedin bin kessek, tarlalarda on kessek" Derler. Daha sonra ebe çocuk yerde yatan çocuğa "Ne istersin, iğne mi iplik mi?" diye sorar. Yerde yatan da ikisinden birini tercih eder. Eğer iğne istemişse diğer çocukların hepsi yerde yatanın sırtını karnını cimciklerler. Eğer iplik istemiş olsaydı, çocuklar yerde yatan çocuğun sırtında işaret parmaklarını çökerek gezdirirler. Bu sorma şekli daha devam eder. "Davul mu istersin, zurna mı?" diye sorarlar. Yerde yatan çocuk da ikisinden birini tercih eder eğer davul istemişse, diğer çocuklar bu isteğe göre yumruk yapılmış elleriyle sırtını davul gib döverler ya da zurna istemişse, çocuklar yine parmak uçlarıyla güya zurna çalıyormuş gibi çocuğun sırtına dürterler. Bu böyle devam eder gider. Oyun bittikten sonra, yatan çocuk da kalkar ve diğer çocuklarla beraber yeniden tekerleme eşliğinde sayma işlemi başlar ve sayımın sonundaki eller hemen koyuna sokulur ve ısıtılmaya başlanır. Bu sayma sonucu yine en soğuk el kiminse o çocuk yere dirsek ve dizler üzerine alın yere gelecek şekilde yatar ve oyun usanana kadar böyle devam eder. Belki o ara mısır patlatılmış olur ve çocuklar patlamış mısır yemeğe çağrılır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel bir oyunmuş abi sanırım bayağı eski bir oyun :)
      Şimdi bu oyundan ve buna benzer eski oyunlardan eser yok :(

      Sil