Y.SinanGCL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Y.SinanGCL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mim Etkinliğine Var mısın?
Kasım 30, 2024
BF-Mim

Merhaba Değerli Blog Dostlarım ve Saygıdeğer Okurlarım
 Başlıktan da anlayacağınız üzere, geçmişte bloggerlar arasında keyifle ve heyecanla yaptığımız "Mim" etkinliğinden bahsedeceğim. Birçoğumuz bu etkinliği biliyordur, ancak bilmeyenler için kısaca açıklayayım...

 Öncelikle, bir blog yazarı istediği herhangi bir konu üzerinde ya da birden fazla soruyla bir yazı başlatır ve daha sonra o yazıya diğer blog arkadaşlarını etiketlerdi. Etiketlenen kişi veya kişiler bu mim yazısını kendi bloglarında kendi cevapları ve makaleleri ile yayınlayarak, tanıdıkları diğer blog arkadaşlarını etiketler ve bu süreç böylece devam ederdi.

 Bu Mim etkinliğinin amacı, blog yazarlarını ve blogları yakından tanımaktı. Etkinlik, 2014-2018 yılları arasında oldukça popülerdi ve her yazar bu etkinliği keyifle yapardı. Yorumlarda birkaç arkadaşımın Mim konusuna değindiğini görünce, ben de böyle bir yazı hazırlamak istedim. Eğer katılım fazla olursa, Mim etkinliğini yeniden başlatmayı düşünüyorum. Belki başlangıçta zorlanabiliriz, ama biz blog yazarları için imkansız diye bir şey yoktur.

Eğer bu etkinliği yeniden canlandırmak isterseniz, lütfen yorumlarda düşüncelerinizi ve katılım isteklerinizi paylaşın. Hep birlikte yeniden bu keyifli deneyimi yaşamak harika olacaktır.

Mim Etkinliğine Var mısın? Yorumlarda "Evet" olarak belirtirseniz çok sevinirim.
:) :T



Evde Yazar - Kişisel Blog
Kasım 30, 2024

Blog ve Yazar Hakkında Kısa Bilgi; 
 Kendisini uzun yıllardır tanırım. Evde Yazar bloğu, 2013 ve 2014 yıllarında birçok konuyu ele alarak kurulmuştu. O dönemlerde blogda fazlasıyla çeşitli içerikler yer aldı. Sonrasında, 2017 yılına kadar düzenli olarak içerik girdi, fakat 2018 yılında bir süre duraklama yaşasa da, yayınlarını paylaşmaya devam etti.

 Bloğun içeriği, zamanla geniş bir yelpazede konulara yer verdi. Bu süre zarfında, okuyucularına her zaman ilgi çekici ve değerli bilgiler sundu. Ara verdiği dönemlerde bile, paylaşım yapmayı bırakmadı ve sadık takipçilerini yalnız bırakmadı. Bugün hala, okuyucularına hitap eden ve onlara ilham veren paylaşımlar yapıyor.

Blogger Yazar Profili = Evde Yazar
Blog Adresi = https://evdeyazar.blogspot.com/
Sosyal Medya Hesapları = instagram - X(Twitter) - Facebook

Blogger Kendi Gezinmelerinizi Engelleme
Kasım 29, 2024

 Blog adresi üzerinde sürekli gezinerek yaptığımız tıklamalar, istatistiklerde tıklama olarak sayılıyor. Bu nedenle, tam anlamıyla doğru istatistiklere ulaşamıyoruz. Bu yazımda, kendi gezinmelerimizi bloğumuz üzerinde nasıl engelleyebileceğimizi anlatacağım. Fazla uzatmadan, kısa ve pratik bir şekilde bu işlemi nasıl yapacağımıza geçelim.

Öncelikle Blogger Paneline giriş yapalım ve sol menüde bulunan "İstatistikler" sekmesini açalım. Açılan sayfada en aşağıya inin ve "Kendi sayfa görüntülemelerinizin izlenmesini yönetin" yazısına tıklayalım. Aşağıdaki resimde gösterdiğim şekilde bir sayfa açılacaktır. Orada bulunan kutucuğu işaretlediğinizde, artık kendi gezinmeleriniz sayfanızda sayılmayacaktır. 

Resmi büyütmek için resim üzerine tıklayın!
Bu durum, bloğunuzdaki verilerin daha doğru ve güvenilir olmasını sağlayacak. Bu sayede, bloğunuzun performansını daha doğru bir şekilde değerlendirebilirsiniz. 

Son olarak, bloğunuzdaki gezinme istatistiklerini daha iyi yönetmek için çeşitli araçlar ve eklentiler kullanabilirsiniz. Bu araçlar, kullanıcı davranışlarını daha iyi analiz etmenize ve bloğunuzun gelişimini optimize etmenize yardımcı olacaktır.

WhatsApp'ta Gizli Değişiklik
Kasım 29, 2024
 Son dönemde WhatsApp, kullanıcı deneyimini iyileştirmek için birçok güncelleme ve yeni özellik sunuyor. Bu güncellemeler arasında, kullanıcıların mesaj yazarken karşı tarafın bunu ne zaman görüp görmediğini daha net anlamalarına yardımcı olacak bazı değişiklikler de yer alıyor.

 WhatsApp, "Yazıyor..." simgesini değiştirdi. Önceden sohbetin üst kısmında yer alan bu simge, artık sohbet kutusunun içinde yukarıdaki resimde olduğu şekilde görülüyor. Bu değişiklik, kullanıcıların mesaj yazarken karşı tarafın ne zaman yazdığını daha kolay anlamasına yardımcı olacak.

 Bu yeni özellik henüz test aşamasında ve tamamlanmış haliyle yakında kullanıcılarla paylaşılmayı bekliyor. WhatsApp'ın bu tür değişiklikleri, kullanıcıların daha sorunsuz ve etkili bir iletişim deneyimi yaşamasını hedefliyor.

Siz bu yeni değişiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Değişikliklerin sizin için nasıl bir etkisi olur?

Momentos - Sezer Özşen
Kasım 29, 2024

Blog ve Yazar Hakkında Kısa Bilgi; 
 Yaptığı radyo programı ile diğer bloglara ulaşmamızı sağlayan bir blog. Ancak yayınlar sadece bloglardan ibaret değil; aynı zamanda bir kelime kategorisinde bilmediğimiz birçok kelimeye de yer veriyor. Bu sayede hem bloglar arasında bağlantılar kuruyor hem de dilimizi zenginleştiriyor.

Blogger Yazar Profili = Momentos
Blog Adresi = sezerozsen.blogspot.com
Sosyal Medya Hesapları = @radyo_momentos


Yaşamdan Yazılar Blog - Cem Kazan
Kasım 29, 2024

Blog ve Yazar Hakkında Kısa Bilgi;
 Gündelik hayatından tutun her konuya yer veren ve uzun yıllar boyunca yazan bir blog arkadaşımız... Onun yazıları, gündelik yaşamın içinden samimi ve düşündürücü hikayelerle dolu. Her yeni yazısında okuyucularını farklı dünyalara götürüyor ve onları günlük hayatın karmaşasında kısa bir mola vermeye davet ediyor.

Blogunun başarısı, onun tutkusundan ve azminden geliyor. Yıllar boyunca hiç ara vermeden yazmaya devam etti ve her zaman okuyucularına ilham kaynağı oldu. Onunla birlikte geçirilen zaman, hem eğitici hem de keyifli. Kendisinin enerjisi ve pozitif yaklaşımı, blogunu bu kadar özel kılıyor.

Ayrıca, onun yazılarında paylaştığı deneyimler ve gözlemler, hayatımızdaki küçük ama önemli anları fark etmemizi sağlıyor. Bu blog yolculuğunda onunla birlikte olmak, her an yeni bir şeyler öğrenmek ve onun samimi yazılarında kaybolmak gerçekten bir ayrıcalık. :)  

Blogger Yazar Profili = Yaşamdan Yazılar
Blog Adresi = www.yasamdanyazilarblog.com,
Sosyal Medya Hesapları = İnstagram 


Sade ve Derin - Deeptone
Kasım 29, 2024

Blog ve Yazar Hakkında Kısa Bilgi;
Blog aleminin biricik kraliçesi diyebilirim. ;) Ben pek çok kez gidip geldim ama o hala buralarda, hiç pes etmiyor. Bu enerjiden ben de istiyorum, Deep :D

 Deep'in bu azmi ve tutkusunu görmek, bana da çok ilham veriyor. Her zaman bloğunda yeni ve ilgi çekici içerikler sunuyor, bu da onu bu kadar özel ve sevilen biri yapıyor. Ayrıca Deep'in yazıları, okuyan herkese enerji ve motivasyon kaynağı oluyor. Ağaç Evi Sohbetleri hız kesmeden devam ediyor. :) 

Blogger Yazar ProfiliDeeptone
Blog Adresi = sadevederin.blogspot.com,
Sosyal Medya Hesapları = İnstagram - Facebook - X(Twitter) 

MOMENTOS ile Röportaj
Kasım 29, 2024
Merhabalar! Sıradaki röportajımızı, başlıktan da anlaşılacağı üzere, Momentos bloğunun sahibi Sezer Hanım Abla :) ile yapıyoruz. Öncelikle, beni kırmayıp röportaj yaptığı için kendisine çok teşekkür ederim. Röportaj çok keyifli geçti ve cevaplar da bir o kadar güzeldi. Birçoğunuz belki tanıyordur ama mutlaka ziyaret edip bloğunu ve yazılarını görmelisiniz. :) Fazla uzatmadan, bir bardak :Ç çay eşliğinde okumaya başlayalım! :Ç :T 
 
Bizlere kendinizden bahseder misiniz?
 İstanbul'da doğmuş ve tüm hayatını 2013 e kadar bu şehirde yaşamış İstanbul aşığı ve şu anda Ege' de İzmir' de yaşayan biriyim. Edebiyat, şiir, sinema ve sanatın tüm dalları ile ilgiliyim.

Sizi tanımak çok güzel, blog yazmaya nasıl karar verdiniz?
 Edebiyat ve şiirle ilgilenince doğal olarak yazma alışkanlığım da gelişti. Öncelikle bir deftere şiir ve kısa anekdotlar yazarken, bunları bir blog sayfasında daha geniş bir kitleyle paylaşma fikri oluştu.

Blog isminizi nasıl buldunuz ve logonuzu nasıl seçtiniz?
 Hayat anlardan, anılarımızdan oluşuyor, ben de o sıralar İspanyolca dilini öğrenmekteydim ve İspanyolca "an" kelimesinin çoğul hali olan "Momentos" kelimesini blog ismi olarak çok uygun buldum. Logo ise öteden beri sevdiğim ve bilgeliği temsil eden baykuş figürünü seçtim.

Blog yazılarınızı oluştururken izlediğiniz süreç nedir?
 Tamamen doğal akışıyla seyreden bir süreç. Blog yazmaya ilk başladığım yıllarda biriken şiirlerimi yayınlamıştım, ardından öykü, hikaye ve çocuklara masallar bölümü geldi. En son olarak da bildiğiniz üzere "Bir Kelime" ve "Pazar Günü Müziği" başlıklı yayınlarla bir süredir devam etmekteyim. Ancak bu da bir gün değişebilir, daha önce blogları tanıtan bir yazı dizisi hazırlıyordum ve 50. programda sonlandırdım. Daha sonra yeni blogları tanıtmak için yine devam edebilir, değişkenliği barındıran bir süreç bu. Hep birlikte göreceğiz.

Okuyuculardan gelen en ilginç geri bildirim (yorum, mesaj, mail) neydi?
 Blog sayfamda isteyenlerin bana mesajla ulaşabilecekleri bir bölüm var ve ulaşan bloggerlar oldu. Ancak bu kısım bana kalsın müsadenizle.

Blogları gezerken en çok dikkat ettiğiniz şey nedir?
 Öncelikle blog tanıtımı yaptığım programda da beni zorlayan şeylerden birisi, ziyaret ettiğim bir blogda, blog arşivinin ya olmaması ya da yazı başlıklarının gözükmemesi. Arşiv, bloğu yazan kişinin hangi senede ve nasıl bir yazıyla yayına başladığı ve seneler içindeki gelişimini izlemek açısından önemli bence. Ayrıca blogların görsel olarak gözü rahatsız etmeyen teknikler kullanarak yayın yapması çok önemli. Bunun haricinde kendi ilgi alanlarıma hitap eden yayınlar yapan bloggerları takip etmekten, okumaktan keyif alıyorum.

Gelecekte blogunuzda neler yapmayı planlıyorsunuz?
 Yeni bloggerların tanıtımı için farklı bir çalışma olabilir.

Blog hakkında cevaplarınız için teşekkür ederiz.
Rica ederim. :)

Kendinizi 3 kelimeyle tanımlasanız ne dersiniz?
 Sabırlı, neşeli, sır tutan.

Hayatta en çok önem verdiğiniz şey nedir?
 Adalet.

Başarılı olmak sizin için neyi ifade ediyor?
 İnsanın kendinden memnun olması.

Hayatınızdaki en büyük etkiyi yapan kitap veya film hangisidir?
 Böyle bir şeyi söylemek olanaksız ancak Füreya Koral' ın hayatını anlatan kitap "Füreya" çok ilgimi çekmiş ve seramiğe başlamıştım.

Günlük rutininizde olmazsa olmazlarınız nelerdir?
 Sabah mutlaka kahvaltı ve gün boyunca iyi demlenmiş çay. :)

Seyahatlerinizi planlarken nelere dikkat ediyorsunuz?
 Emekli olmadan önce tatil planımı mutlaka okullar öğretime başladığı zamanlara göre yapardım. Dolayısıyla sakinlik benim için önemli unsur.

Şimdiye kadar ziyaret ettiğiniz en unutulmaz yer neresiydi?
 Efes antik kent, beni çok etkilemişti.

En çok etkilendiğiniz müzisyen veya grup kimdir?
 "Pazar Günü Müziği" adlı yayınları takip edenler bilir, her tür müziğe ve sanatçıya duyularım açıktır. Hepsinden ayrı ayrı etkilenmişliğim vardır.

Son olarak sizlerin eklemek istediği bir konu var mı?
 "Blog Dünyasında Bu Hafta" adlı yayınlarımın devamı niteliğinde, senin hazırladığın bloglarla röportaj yayınlarını çok anlamlı buluyor ve destekliyorum. Çok teşekkür ederim.

Cevaplarınız için teşekkür ederim. Bu röportaj benim için çok güzel oldu. Hem blog açısından hem de verdiğiniz cevaplarla sizleri tanımak ve tanıtmak benim için keyif vericiydi. Yaptığınız işlerin arkasındaki hikayeleri öğrenmek ve blog yazarlığı yolculuğunuzu dinlemek ilham vericiydi. :)

Ayrıca, blog dünyasında karşılaştığınız zorlukları ve bu zorlukları nasıl aştığınızı duymak, birçok yeni başlayan blog yazarına da ışık tutacaktır. Sizinle olan bu samimi sohbetten büyük keyif aldım.

Çay bitmeden hemen bir bardak daha dolduralım! :Ç :)
24 Kasım Öğretmenler Günü
Kasım 24, 2024
Öğretmenler, sadece bilgi aktarmakla kalmaz, aynı zamanda öğrencilerin karakter gelişimine, hayata bakış açılarına ve gelecek hedeflerine yön verirler. Onlar, toplumun geleceği için en önemli yapı taşlarından biridir. Öğretmenler Günü, öğrencilerin öğretmenlerine minnettarlıklarını gösterme, onlara teşekkür etme ve takdirlerini ifade etme fırsatıdır. Bu özel günde, öğretmenlerimize güzel hediyeler, çiçekler ve anlamlı mesajlarla sevgi ve saygımızı göstermeliyiz. Unutmayalım ki, öğretmenlerimiz bizlere sadece bilgi değil, aynı zamanda hayatın değerlerini de öğretirler.

 Öğretmenler Günü'nüz kutlu olsun!

Bilincli Anne Baba
Kasım 23, 2024

Bu kitabı çok önceden değer verdiğim ve saygı duyduğum bir blog yazarı tarafından hediye almıştım. Henüz anne baba olmadan önce, bu kitabı ilk eşim okudu ve ardından ben okudum. Blog yazarı arkadaşıma bu değerli hediyesinden dolayı çok teşekkür ederim. Hala buralara gelip bana bir mesaj bırakmasını bekliyorum. Bu kitap, benim bakış açımı ve davranış biçimimi geliştirdi ve daha anlaşılır olmamı sağladı.

Kitap Hakkında Detaylar;
 Bilinçli Anne Baba, ünlü çocuk gelişim uzmanı Shefali Tsabary tarafından kaleme alınmış bir başyapıttır. Kitap, geleneksel ebeveynlik yaklaşımlarına meydan okuyarak, ebeveynlerin çocuklarıyla daha derin ve anlamlı bir bağ kurmalarına yardımcı olmayı amaçlar. Tsabary, çocukların duygusal ve ruhsal gelişiminde ebeveynlerin kendi bilinç seviyelerinin büyük rol oynadığını savunur.

 Kitapta, ebeveynlerin kendi içsel dünyalarını keşfetmeleri ve kişisel gelişimlerine odaklanmaları gerektiği vurgulanır. Bu süreçte, ebeveynlerin çocuklarıyla olan ilişkilerinin nasıl dönüştüğünü ve daha sağlıklı bir iletişimin nasıl kurulabileceğini anlatır. Bilinçli Anne Baba, ebeveynlere, çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını anlamak ve onların potansiyellerini en üst düzeye çıkarmak için rehberlik eder.

 Tsabary, çocukların davranışlarının ebeveynlerin yansımaları olduğunu belirtir ve bu nedenle ebeveynlerin kendi duygusal zekalarını geliştirmeleri gerektiğini vurgular. Kitap, pratik öneriler ve örneklerle zenginleştirilmiş olup, ebeveynlere daha farkındalıklı ve empatik bir yaklaşım sunar.

Film | M3GAN
Kasım 21, 2024
 Korkunun ve Yapay Zekanın Birleşimi olan M3GAN filmi 2023 yılında çıktı. Bilim kurgu ve korku türündeki filmler arasında hızla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Film, yapay zeka ile donatılmış bir oyuncak bebeğin, sahiplerini koruma içgüdüsüyle nasıl tehlikeli bir hale geldiğini etkileyici bir şekilde anlatıyor.
 Filmde, M3GAN adındaki yapay zeka, genç bir kızın en iyi arkadaşı olur. Başta her şey yolunda gibi görünse de, M3GAN'ın koruma içgüdüsü zamanla korkutucu bir boyuta ulaşır ve beklenmedik olayların başlamasına sebep olur.
  Gerilim dolu sahneleri ve etkileyici görsel efektleriyle M3GAN, hem korku severler hem de teknoloji tutkunları için izlenmesi gereken bir yapım. Ben izledim ve çok beğendim. Ayrıca M3GAN filmi yapay zekanın sınırlarını ve insan-makine ilişkilerini sorgulatan derinlikli bir hikayesi var.  

 M3GAN, sadece bir korku filmi olmanın ötesinde, yapay zekanın potansiyel tehlikelerine dair bir uyarı niteliğinde. Eğer siz de gerilim ve bilim kurgu türlerinden hoşlanıyorsanız, M3GAN'ı mutlaka izlemenizi öneririm.
Tek Kodla Bilgisayara Format Atma
Kasım 21, 2024
Windows üzerinde bazen formatlama ya da resetleme işlemi yapmak isteyebiliriz. Ancak çoğu kişi bu işlemleri bilmediği için bilgisayar tamircilerine götürüp format attırıyor. Aslında, bu işlemi kendiniz de kolayca yapabilirsiniz. Hem de evinizin konforunda ve sadece birkaç basit adımda!

Bilgisayarınızı Kendi Kendinize Formatlayın
Bu yazıda, verdiğim kod ile bilgisayarınızı kendiniz formatlayabilirsiniz. Bunun için gerekli olan tek şey, bilgisayarınızın internete bağlı olması ve biraz cesaret!

Neden Kendi Başınıza Format Atmalısınız?
Zaman ve Para Tasarrufu: Bilgisayar tamircilerine gitmeye gerek kalmadan, zaman ve para tasarrufu sağlayabilirsiniz.
Kontrol Sende: Kendi bilgisayarınız üzerinde tam kontrol sahibi olursunuz.
Öğrenme Fırsatı: Bilgisayarınızın nasıl çalıştığını daha iyi anlama şansı yakalarsınız.

Dikkat: Bu işleri yapmadan önce mutlaka önemli verilerinizi yedeklemenizi tavsiye ediyorum. 

Öncelikle, Windows tuşu ile birlikte R tuşuna basıyoruz ve "cmd" yazarak Komut İstemi'ni açıyoruz. (Eğer olmazsa başlat bölümüne Çalıştır yazıp açabilirsiniz.)
Daha sonra systemreset -factoryreset yazıyoruz ve Enter tuşuna basıyoruz. Karşımıza aşağıdaki gibi bir ekran çıkacaktır. Bu ekran üzerinde, dosyalarınızı saklamak istiyorsanız yukarıdaki seçeneği, her şeyi silmek ve komple sıfırlamak istiyorsanız alttaki "Her Şeyi Kaldır" seçeneğini seçebilirsiniz.
Karşınıza çıkan işlemleri kendinize göre tamamladıktan sonra "İleri" seçeneğini seçin. Bilgisayarınızın durumuna göre formatlama süresi değişiklik gösterebilir. Bu işlemler bittikten sonra, bilgisayarınız artık formatlanmış bir şekilde açılacaktır.

NOT: Bu işlemlere başlamadan önce her ihtimale karşı verilerinizi yedekleyiniz. 
Google'ye Reklam Verdim
Kasım 20, 2024

Merhaba değerli okurlarım ve ziyaretçilerim. Google üzerinde blogumuzu reklam olarak ekledim. Artık bloğumuz daha aktif ve bloğa girişlerimiz oldukça fazla oldu. Bu sayede, hedeflediğim diğer blog yazarları ile tanışıp blog dostluğunu ileriye taşımayı amaçlıyorum.
Reklamlarımız Google aramalarında artık görünür durumda. Blogumuza oldukça fazla trafik akışı sağlamayı başardık. Yorum alanında anonim bölümünü kaldırdım ve sadece Google hesabı olan kişiler için yorum yapma imkanı bıraktım. Fazlasıyla reklam içerikli yorumlar geldiğinden, yorumlarımız hala denetim aşamasındadır. Spam yorumları ve reklam içerikli yorumları maalesef onaylamayacağım.

Bazen spama düşen yorumları geç görüyorum, bu yüzden sizden anlayış bekliyorum. Google reklamımız hayırlı olsun! :) Site trafiğinin yükseldiğini sağ altta bulunan online sayaçtan görebilirsiniz.

Ayrıca, bu süreçte blog içeriğimizi sürekli güncelleyerek daha ilgi çekici ve bilgilendirici paylaşımlar yapmaya devam edeceğiz. Görüş ve önerileriniz bizim için çok değerli; lütfen düşüncelerinizi paylaşmaktan çekinmeyin.
Ortaköy Camii
Kasım 19, 2024
Geçen hafta sonu, biraz evde vakit geçirdikten sonra hazırlanıp gezmek için ailecek yola çıktık. Rotamız belliydi ve güzel, bol trafikli bir İstanbul günündeydik. Aracımız ile Kadıköy tarafına kadar geldik; orada biraz mola verdikten sonra vapur ile Beşiktaş iskelesine ulaştık. Vakit biraz erken olduğu için Dolmabahçe Sarayı'nın oralara geçtik. En son da hava kararmaya yakın, kumpir yemek için Ortaköy Camii tarafına geçtik. Kıyının tam dibinde olan bir kafede, sahile sıfır kumpir keyfi yaptık. Akşam karanlığı çöküp ışıklar yanınca manzara çok güzel bir hal aldı. Sıcak mekanda, sıcak çay ile birlikte biraz daha dinlendikten sonra tekrar vapur ile Kadıköy'e, ardından da sağ salim evimize döndük.

Bu gezi, İstanbul'un güzelliklerini yeniden keşfetmek ve ailece keyifli anlar paylaşmak için harika bir fırsat oldu. Özellikle Boğaz'ın serin esintisi ve Ortaköy'ün eşsiz atmosferi, bu günü unutulmaz kıldı.

İstanbul'un İncisi Ortaköy Camii
 Boğaz'ın tam kıyısında, zarif mimarisiyle yükselen Ortaköy camii, Sultan Abdülmecid döneminde 1853 yılında inşa edilmiş. Garabet Balyan ve Nigoğayos Balyan tarafından tasarlanan Ortaköy camii, barok ve Osmanlı mimarisinin eşsiz bir karışımıdır.

 Ana kubbesi, zarif pencereleri ve muazzam tavan işlemeleriyle Ortaköy camii, büyüleyici bir atmosfere sahiptir. Boğaz’a yakın konumu, camiyi ziyaret edenlere eşsiz bir manzara sunar. Ortaköy camii, sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir buluşma noktasıdır. Meydanın enerjik atmosferi ile iç içe geçen camii, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır.
 Camii çevresinde yürüyüş yaparken Boğaz'ın büyüleyici manzarasını izleyebilir, Ortaköy’ün meşhur kumpirini ve waffle'ını tadabilirsiniz. Gün batımında caminin etrafında dolaşmak, unutulmaz bir deneyim sunar.
Bir Yıldızın Hikayesi - Röportaj
Kasım 18, 2024
 Merhaba sevgili dostlarım, bugün sizlerle oldukça güzel ve ilham verici bir röportaj paylaşacağım. Röportaj konuğumuz, *Bir Yıldızın Hikayesi bloğunun sahibi. Kendisi, blog dünyasında paylaştığı etkileyici hikayeler ve yazılarıyla geniş bir okur kitlesine sahip. Bu röportajda, onun blog yazma sürecine, ilham kaynaklarına ve karşılaştığı zorluklara dair pek çok detayı öğreneceğiz.

Kendisinin samimi ve içten yanıtlarıyla, sadece yazılarına değil, aynı zamanda hayatına ve düşünce dünyasına yakından bir bakış atma fırsatı bulacağız. Ayrıca, blog yazarlığına yeni başlayanlar için altın değerinde tavsiyeler de edineceğiz.

Röportaja başlamadan önce yine belirtmek isterim ki bu röportajı beraber hazırladığımız hatta katkısı çok fazla olan değerli ekip arkadaşımı hala bloğuma beklemekteyim. Umarım bu yazdıklarımı görür ve tekrardan kendisi bana ulaşır. 

Hadi gelin, bu keyifli sohbete hep birlikte dalalım ve *Bir Yıldızın Hikayesi bloğunun sahibinin anlatacaklarına kulak verelim.

Bize kendinizden bahseder misiniz?
 Merhabalar. Öncelikle nazik röportaj davetiniz için çok teşekkür ederim. Adım Sibel Yıldız. Orduluyum. İlk orta ve lise tahsilimi Ordu’da tamamladıktan sonra okuduğum üniversitede akademik kariyer yaptım. Hâlihazırda aynı devlet üniversitesinde öğretim üyesi olarak görevime devam etmekteyim. Evli ve bir çocuk annesiyim.

Bloğunuzu açmaya nasıl karar verdiniz? Blog isminizi nasıl buldunuz?
 Ablamın küçük kızının günlük tarzında açtığı bir bloğu vardı.  İzmir’e onları ziyarete gittiğimde tam da bu konuları konuşurken kafamın bir köşesinde bekletmekte olduğum blog açma fikri, sevgili yeğenimin de katkılarıyla bir anda vücut buldu. Amatör bir temayla uzun bir süre devam ettim. Akabinde kıymetli blogger arkadaşlarımın sihirli dokunuşları sayesinde sayfam giderek profesyonelleşti. Zeynep’e, Ozan’a, zaman zaman kriz çözen sevgili Sinan’a sonsuz teşekkürler ederim…  

 Blog ismine gelince “Bir Yıldızın Hikâyesi”; üzerine uzun uzun kafa yormadım aslında. Bir anda aklıma geliverdi. Soyadımla uyumu hoşuma gitti. Yazacaklarımı kucaklar, kapsar diye düşündüm. Blogu açtıktan üç yıl kadar sonra çıkan öykü kitabım, hikâyeci kimliğimi daha da pekiştirdi ve blogdaki tema ismimle de güzel örtüştü. Kendini “yıldız” sanan birinin megalomanisi gibi algılanmıyordur umarım 

 Çok başarılısınız. Anne-Bebek Dergisinde yazıyorsunuz. Aynı zamanda akademisyensiniz. Bir kitabınız var. Bütün bunlar çok güzel. Zor olmuyor mu hepsine yetişmek? Bunun için bir formülünüz var mı öğrenmek isteriz?
 Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Aynı anda farklı işlerle meşgulken, yapmaya çalıştıklarımın içinde eksik kalan yönler de oluyordur muhakkak. Herkesin formülü, herkesin motivasyon kaynağı kendine özgü elbette. Bana göre; içimizdeki tutku ve heyecan, üretme isteğimiz, sınırlarımızı keşfetme arzumuz itici güçlerimizden bazıları. Bir diğer nokta da zamanı yönetme becerimiz. Malum, en büyük zaman hırsızları televizyon ve sosyal medya araçları. Bu konuda otokontrolümüzü kaybetmeden, enerjimizi hedeflerimize yönlendirip zamanı mümkün olduğunca verimli kullanmaya çalışmalıyız. Benim yapmaya çalıştığım da sanırım bu.

 Solmayan Ümit isimli, benim de çok severek okuduğum bir kitabınız var. Bu kitabın geliri Darüşşafaka Eğitim Kurumlarına bağışlanıyor ve bu harika bir şey. Bize biraz bu kitabın serüveninden söz edebilir misiniz?
 Çok teşekkür ederim sevgili Kitap Keşfi. Evet, kitabı severek okuyanlardansın. Pek çok kez, farklı mecralarda da paylaştın. Bunun için gerçekten müteşekkirim. Bu vesile ile kitaba teveccüh gösteren, zaman ayırıp okuyan, içtenlikle yorumlayan, sosyal medya kanallarında öne çıkaran kıymetli blog ailemin her bir üyesine ne kadar teşekkür etsem azdır. 

Öykü kitabı çıkarmak, çocukluk hayalim olmasa da son yıllarda gerçekleşmesini çok istediğim bir dilekti. Evlere kapandığımız pandemi sürecinde öykülerimi bir araya toplama, edit etme ve yayınlama fırsatı buldum. Bir nevi krizi fırsata çevirdim. 

Kitabın çıkış hikâyesinden önce biraz daha başa sarıp yazma serüvenimden bahsetmeliyim belki de…

Yazmaya pek çoğumuzun yaptığı gibi ortaokul yıllarında günlük tutarak başladığımı söyleyebilirim. O yıllarda edebi lezzet içermeyen, bir nevi kronolojik takvim niteliğindeydi yazdıklarım. Bir parça yol kat etmiş olmalıyım ki lise yıllarımda bazı yakınlarımın kompozisyon ödevlerine yardım ettiğimi hatırlıyorum. 2017 yılında blogu açtım. O gün bugündür çok sistematik şekilde içerik üretemesem de blog ortamını seviyor ve önemsiyorum. Çünkü blog sayfaları; yazma eylemini geliştirebileceğimiz, okuyarak güncelleneceğimiz, yorum alıp görüş bildireceğimiz, bilgi alıp bilgi verebileceğimiz en seviyeli ortamlardan birisi. Burası, kimilerimizin gizli, kimilerimizin ön bahçesi. Burada kendimizi mayalıyor, yeni hayallere, yeni hedeflere yelken açıyoruz. Düzeyli bir mecrada kendimizi yeniden var ediyoruz. Diğer blogları tanıyor, kelime taşları ile aramızda sihirli köprüler kuruyoruz. Yazmaya devam ettikçe günbegün gelişiyoruz. Şu an kendime ve yazı geçmişime dönüp baktığımda blog yazmaya başladıktan sonra ne kadar güzel kazanımlarımın olduğunu görüyor ve bunun için her zaman şükrediyorum.

Sadece blog yazmak da değil üstelik salt “yazma” hâli sanırım pek çoğumuz için bir şifa, bir nevi terapi gibi. Yazarken, sözlü olarak ifade edemediklerimizi yazı vasıtasıyla dile getiriyor, kendimizi sağaltıyoruz. 

Blogda yazdıklarımın dışında vakit buldukça başka şeyler de karalıyor ve bunları bir dosyada biriktiriyordum. Yazdıklarımın bir karşılığının olup olmadığını anlamak için onaya ihtiyaç duydum. Bunun üzerine 2017 yılında bir öykü yarışmasına başvurdum. İnönü Üniversitesi tarafından organize edilen “Her hastalık bir hikâyedir” temalı öykü yarışmasında “Beklenmedik Yalnızlık” adlı eserim üçüncülük ödülüne layık görüldü. O tarihten bu yana söz konusu yarışmada ön seçici kurul üyesi olarak görev yapmaktayım. 2018 yılında Antalya Kepez Belediyesi tarafından organize edilen “Şehir ve Çocuk” temalı Ahmet Hamdi TANPINAR edebiyat ödülü yarışmasında “Dilek Kutusu” adlı eserim ve 2019 yılında Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Bir Kadın Hikâyesi” temalı yarışmada “Solmayan Ümit” adlı eserim ilgili belediyelerce basılan kolektif öykü kitaplarında yayımlanmaya hak kazandı. Bütün bunlar, okuyucuların yüreğine dokunabildiğime dair bir güven oluşturdu bende ve bu mercilerden aldığım onaylarla yazmaya devam ettim. Yazdıklarım birikince hepsini bir kitapta toplamayı uygun gördüm. Bunun üzerine bir yayınevi ile anlaşarak 2020 yılının mart ayında kitabı çıkarmış oldum. Geliri Darüşşafaka Eğitim Kurumlarına bağışlanan kitap uzun, kısa on yedi adet öyküden oluşmakta ve birinci baskısı tükenmek üzere.

Yazı yazarken nelere dikkat ediyorsunuz?
 Önce tema seçer ve bu tema üzerinde biraz beyin jimnastiği yaparım. Ön araştırma gerektiren bir yazı ise öncesinde konuyla ilgili okumalar yaparım. Akıcı ve sade bir dil kullanmanın okuyucunun işini kolaylaştırdığını düşünür ve buna da elimden geldiğince dikkat etmeye çalışırım.

Eğer öykü yazacaksam, ilham gelsin diye beklemem. Bilgisayarın başına geçtiğimde kafamda sadece işleyeceğim tema olur. Bazen o bile olmaz. İlk cümle, derken ilk paragraf, derken ilk sayfa, kelimelerin sihrine, cümlelerin ritmine kapılır giderim. Yazdıklarımın mutlaka bir ritmi bir melodisi, olmalı diye düşünürüm. Her okumamda da o melodiyi duymaya çalışırım. Ritmi bozan kelimeler, aksayan cümleler varsa gereken müdahaleleri yaparım. Bazen ben yön veririm öyküye, bazen de karakterler alır götürür beni bir yerlere. 

Yazarken belli aralıklarla molalar veririm. Defalarca başa döner sürekli düzeltmeler yaparım. Tamamen bitirdikten sonra da birkaç gün yazıyı demlerim. Sonra dönüp yeniden okurum. İzlediğim bu yol; hataları, eksiklikleri ya da fazlalıkları daha net bir şekilde görmemi sağlar. En sevdiğim kısım da yazının kendini tamamlamaya başladığı cilalanıp makyajlandığı aşamadır. Yazarken akışın gerektirdiği zaman uyumuna ve imla kurallarına da dikkat ederim. Bazen bildiğim kelimelerde bile sözlüğü açıp bakma ihtiyacı duyarım. Çok da faydasını görürüm. Çalıştığım öykülerin özellikle sonuç bölümlerini nasıl toparlayacağıma dair ihtimaller, orijinal fikirler en çok açık havada doğa yürüyüşleri yaptığım sırada aklıma gelir. 

İyi bir yazı yazmak ve yazar olmak için ne yapmak gerekiyor? Hangi yönlere, eğitimlere ağırlık verilmeli sizce? Bu konuda sizlerden tavsiye istesek.
 Tavsiye verebilecek kadar çok uzun yollar kat etmesem de tecrübelerime dayanarak şunları söyleyebilirim ki; iyi yazmak için öncelikle çok iyi bir okur olmak ve çok iyi bir gözlemci olmak gerekir. Genci yaşlısı bir şeyler karalayan herkesin yaptıkları işe tutkuyla sarılmaları, anlattıkları konu hakkında yeterli bilgi ve derinliğe sahip olmaları, hayatın içinde olmaları, etraflarında olup bitenleri dert etme duyarlılığına sahip olmaları,  topluma ayna tutmaları, insanların yolunu aydınlatmaları, rol model olduklarının farkında olmaları ve üretimlerini tüm bunların sorumluluğunu alarak yapmaları gerekir. 

Bu alanda yetenekli olduğunu düşünen gençler üniversite eğitimleri için tercihlerini edebiyat fakültelerinden yana kullanabilirler. Kendilerinden emin olamayanlar, bu konudaki kabiliyetlerini test etmek için bol bol yazabilir, yazdıklarını bilgi ve tecrübelerine inandıkları kişilerin onaylarına sunabilir, görüş alabiliriler. Ya da benim gibi edebiyat/öykü yarışmalarına başvurabilirler. 

Merak ettiğiniz şeyle bağlantılı olarak “yazmak yetenek gerektirir mi” diye soruluyor çoğu kez. Ben de onlara şunları söylüyorum: Sadece yazmak bir yetenek değildir ama iyi yazmak bir yetenektir. Yazmak, salt kelimeleri bir araya getirip alt alta düzgün cümleler kurmak, paragraflar sıralamak değildir. Bu kadarı bir prospektüs yazarken, bir ürünün kullanım kılavuzunu hazırlarken yetebilir. Ancak safi bir edebi eser yazmaksa niyet; işin içerisine duygu, kurgu, hayal gücü de girer. Bir mantık çerçevesinde, estetik bir bütünlük içerisinde ve en önemlisi çarpıcı bir özgünlükle meramımızı anlatabilmemiz gerekir. Eğer yazdıklarımızla karşı tarafı etkileyebiliyorsak, hislendirip empati kurdurabiliyorsak, içsel sorgulama yaptırabiliyorsak, okumadan önceki halinden daha farklı hissettirebiliyorsak, hatta okurda bir yazma dürtüsü uyandırabiliyorsak yazmaya karşı kabiliyetimiz var denebilir. Şunu da unutmam gerekir ki yoğun emek sarf edilip, kaliteli zaman harcandığında kapasiteyi/yeteneği geliştirmek pek ala mümkündür. Günümüzde yazma atölyeleri, on-line yaratıcı yazarlık eğitimleri, sanat merkezleri bu tür ihtiyaçları telafi etmede oldukça etkin kanımca. 

Çok sevdiğim bir söz var, sık sık da dile getiririm. Derler ki; “Yazmak, zamanı durdurmaktır. Yüzyıllar sonra hiç tanımadığınız birileri, sizin durdurduğunuz zamanda yaşayacaktır.” Sırf bu cümle bile daha fazlasını yapmak için, ilham verici pek çok içerik üretmek için oldukça teşvik edici bence… Zamanı durdurmak isteyenler aramızda mı?

 Sizce çok kısa sürede de bir kitap yazılabilir mi? Uzun zamanda mı ortaya çıkar? Yani kısa ve uzun zamanda yazılan kitap örnekleri çok. “İyi bir kitap olması için uzun zamanda yazılması lazım, kısa zamanda yazıldıysa iyi kitap değildir” diye bir genelleme var. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Bu biraz kişisel bir durum. Eğer günde 1 sayfa yazmayı hedeflemişsek 100 günde 100 sayfa yazabiliriz. Eğer günde 2 sayfa yazmayı hedeflersek 100 günde 200 sayfayı teorik olarak yazabiliriz, bir başka deyişle 200 sayfalık bir kitabı yaklaşık üç buçuk ayda tamamlayabiliriz. Fakat teoride mümkün olan bu durum pratikte pek mümkün olmaz. Çünkü günümüz şartlarında yazarlık; asli işimizden arta kalan zamanları değerlendirerek, başka pek çok aktiviteden mahrum kalarak, bazen uykumuzdan feragat ederek yaptığımız bir eylemdir. Yazarlık yaparak ev geçindiren yazar sayısı oldukça azdır. Dolayısıyla geçim gailesi, günlük yaşamın getirdiği telaşeler, beklenmeyen hastalıklar, davetsiz misafirler, bakmakla yükümlü olduğumuz aile bireyleri, moral-motivasyon durumları gibi pek çok etken bizi sistematik bir üretimden alıkoyar. Ayrıca kalite kaygımız var ise ki olmalıdır, kitaba girmeyi hak eden nitelikli bir içeriği, günlük hedefe sadık kalarak hazırlamak zannedildiği kadar kolay bir iş değildir.  Hal böyle iken yazma süreci kişinin önceliklerine, çevresel koşullarına, yazma yeteneğine ve daha pek çok şeye bağlı olarak değişir. Ben 172 sayfalık kitabı yaklaşık iki buçuk senede yazdım ama aynı zamanda çalışan bir kadın, bir anne, bir eş ve sosyal bir varlıktım, hayatın içindeydim, izole değildim. Ayrıca “günde şu kadar sayfayı mutlaka yazmalı, kitabı şu tarihte bitirmeliyim” düşüncesi, baskı ve stres doğurur bu da üretkenliği olumsuz yönde etkiler kanaatindeyim. Süreden de çok aslolan sonuçtur. Kitabınızı yıllar sonra açıp okuduğunuzda yazdığınız hiçbir cümleden pişmanlık duymamaktır ideal süre. 

Kitabınızda gerçek yaşamdan yazdığınız bir hikâye var mı?
Hayır, yok, hepsi kurgu. Fakat şu da bir gerçek ki bu tip üretimlerde okuduklarımızın, öğrendiklerimizin, gördüklerimizin, dinlediklerimizin, izlediklerimizin, yaşadıklarımızın ve hatta yaşayamadıklarımızın bilinçaltından yansıyan tesirleri elbette ki vardır.

En sevdiğiniz kitap ve film hangisi?
En sevdiğim film; Tom Hanks’in başrolünde oynadığı “Yeşil Yol” filmi.  
En sevdiğim kitap; Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur adlı romanı.

 Bloglarda en çok dikkat ettiğiniz şey nedir? 
Sade bloglar ilgimi daha çok çekiyor. Aradığımı bulamadığım, her yerinden reklam fışkıran sayfalarda uzun süre kalamıyorum, dikkatim dağılıyor. Ayrıca soluk renkte, küçük puntolarla ve italik karakterlerde yazılmış sayfalarda okuma kabiliyetim azalıyor. Akıcı bir dille kaleme alınmış, görseli olan, orijinalitesi olan, bilgi verici paylaşımlar hoşuma gidiyor.  

En sevdiğiniz bloglar hangileri?
Blog ailemi çok seviyorum aile üyelerimden hangisini ayırabilirim ki? 

Kendinizi 3 kelimeyle tanımlarsanız ne dersiniz?
Sakin, uyumlu, iyimser

Hayatta en önem verdiğiniz şey nedir? En çok keyif alarak yaptığınız şey nedir?
Hayatta en önem verdiğim şey ailem ve sevdiklerimdir. En çok keyif alarak yaptığım şey ise yazı yazmak ve kitap okumak.

 Sabahları nasıl uyanırsınız? Sinirli misiniz, sakin birisi misiniz? 
Uykuyu çok seven ve bazen zor uyanan biri olsam da sakin uyanırım. Sabahları sinirli, aksi değilimdir. Kahvaltımızı yapar, mesaimize gideriz.

 İstediğiniz şeyi elde edene kadar uğraşır mısınız? Yoksa hemen vazgeçenlerden misiniz? 
İstediğim şeyi elde edene kadar değil de elde etmek için uğraşırım, hemen pes etmem. Fakat yine de olmuyorsa “daha iyisi olacağı içindir” diye düşünürüm 

 Sizin için başarı kriteri nedir? Çalışırken olmazsa olmazınız nedir?
Başarının en önemli kriteri ‘çalışmaktır’ ama yakıcı, ezici bir hırsla değil elbette. Bu konuda rüştünü ispat etmiş insanlardan ilham almak motive edici olabilir. TEDx videoları çok güzel bir kaynak bence. Bir de yeteneklerimize, potansiyelimize uygun bir şekilde; doğru kulvarda, doğru rotada ilerleyip ilerlemediğimizin farkında olursak işler epeyce kolaylaşır. Mesleği aynı zamanda hobisi olan kişilerin başarısız olma ihtimalleri yoktur. 

Çalışırken olmazsa olmazım sessiz, sakin bir ortam. Dramatik bir öyküyü sonuca bağlıyorken kısık sesli enstrümantal müziklerin işe yaradığını deneyimlemişimdir. Arada Sinan kardeşim de çay demler ikram ederse çok güzel olur 

 Marka olsaydınız sloganınız ne olurdu?
Üretiyorsan varsın.

Son olarak hayat mottonuz olan bir söz bırakabilir misiniz bize?
Kendime ait bir söz bırakayım o zaman: “Küçük zahmetler yüzünden büyük mutluluklar feda edilmez.”

Benim için çok keyifli bir röportaj oldu. Nazik davetleri için Blog Forum ekibine, site kurucusu Sinan kardeşime, bu güzel soruları hazırlayan sevgili Kitap Keşfi’ne çok teşekkür ederim. Sevgi ve selamlarımla…


Biz sizinle röportaj yaptığımız için çok mutlu olduk. Değerli vaktinizi ayırıp sorularımızı içtenlikle cevapladığınız için çok teşekkür ederiz. Çok keyifli bir röportaj oldu. Başarılarınızın devamını diliyoruz ve hayatın size hep gülmesi dileğiyle... :) :F :T

Alan Adı Değişikliği
Kasım 16, 2024

 Evet, biliyorum; sürekli değişiklik yapmamdan dolayı bana kızıyorsunuz. :( Ancak, endişelenmeyin! Önceki alan adı daha önce Google üzerinden ban yediği için index almakta zorlanıyordu. Bu yüzden, yayınlarımı yeni alan adına taşıdım. Ayrıca, eskiden kullandığım blog adresimi buraya eklemiş halde bulunduruyorum. Sayfanın en altında sağdaki takipçilerimize dikkat ederseniz, bu değişikliği fark edeceksiniz.

 Sizlerden bu konuda anlayış ve destek bekliyorum. Bu süreçte, blogumuzun içeriğini geliştirmeye devam edeceğim ve sizlerin geri bildirimleri benim için çok önemli... Soru veya önerileriniz varsa, lütfen çekinmeden benimle Blogger Destek , Ziyaretçi Defteri yada Mail linklerinden paylaşın. Yeni alan adımızla, daha güçlü ve daha kaliteli içerikler sunmayı hedefliyorum. Yeni alan adımız hayırlı olsun! Destekleriniz için şimdiden teşekkür ederim. Birlikte çok daha iyi yerlere geleceğimize inanıyorum.

Blogger Okundu Eklentisi
Kasım 14, 2024

 Blogger üzerinde yayınlarımızın kaç kez okunduğunu hepimiz merak ediyoruz. Bu bilgi, hem bizim için hem de dışarıdan gelen okuyucuları bilgilendirmek için oldukça önemlidir. Yayınlarımızın ne kadar ilgi gördüğünü bilmek, içerik stratejimizi belirlememize yardımcı olur.

 Bu yazıda, yayın içerisinde kaç kez okunduğunu gösteren bir kod paylaşacağım. Bu kod, dışarıdan gelen okuyuculara da yayınlarımızın popülerliği hakkında bilgi verir. Ayrıca, bu kodu kendi bloğumda da kullanıyorum ve oldukça faydasını gördüm. Kodun nasıl çalıştığını ve nasıl ekleneceğini adım adım açıklayacağım.

Yayınlarınızdaki okunma sayısını göstermek, ziyaretçilerinizin ilgisini çekebilir ve onları daha fazla etkileşime teşvik edebilir. Özellikle belirli içeriklerin ne kadar ilgi çektiğini görerek, gelecekteki yazılarınızı daha bilinçli bir şekilde planlayabilirsiniz. Ayrıca, okuyucularınıza daha şeffaf bir bilgi sunarak, blogunuza olan güveni artırabilirsiniz.

Siz de blogunuzda bu özelliği kullanarak, yayınlarınızın performansını daha iyi takip edebilir ve okuyucularınızla etkileşiminizi artırabilirsiniz. Gelin, bu özelliği nasıl ekleyeceğinize bir göz atalım ve blogunuzu daha etkili hale getirelim.

Dikkat: Tema yedeğinizi almayı unutmayın. Aksi takdirde temanızda geri dönüşü olmayan sorunlarla karşılaşabilirsiniz.

1. Blogger Hesabınıza Giriş Yapın: Blogger hesabınıza giriş yapın ve kontrol paneline erişin.

2. Tema Sekmesine Tıklayın: Sol menüden Tema sekmesine tıklayın ve ardından HTML'yi Düzenle seçeneğine girin.

3. </body> Etiketini Bulun: Açılan HTML düzenleme sayfasında, CTRL + F tuşlarına basarak </body> etiketini bulun.

4. Kodu Ekleyin: Aşağıdaki kodu </body> etiketinin hemen üstüne ekleyin ve değişiklikleri kaydedin:



5. Son olarak yazınızı temanızın nerede görünmesini istiyorsanız o bölüme aşağıda bulunan kodu ekleme yapabilirsiniz.

Not: Aşağıdaki kodu yayın sayfası içerisinde bir bölüme eklemeniz gerekmektedir. Aksi takdirde düzgün sayım yapmayacaktır. Yayın içerisindeki bölüme erişmek temadan temaya göre değişmektedir. Bu konuda bir bilginiz yok ise benimle yorumlardan iletişime geçebilirsiniz.


Bu işlemleri yaptıktan sonra mevcut görüntüleme görünecektir. Sorun yaşadığınız takdirde benimle iletişime geçmeyi unutmayın. ;) 

Film | Warm Bodies - Sıcak Kalpler
Kasım 11, 2024

Warm Bodies: Bir Zombi Aşk Hikayesi
 Zombi filmleri genellikle korku ve gerilim dolu sahnelerle bilinir. Ancak "Warm Bodies" bu klişeleri bir kenara bırakarak zombi temasını romantik ve mizahi bir yaklaşımla ele alıyor. 2013 yapımı bu film, Isaac Marion'un aynı adlı romanından uyarlanmış olup, izleyicilere zombi hikayelerine farklı bir bakış açısı sunuyor.

R ve Julie'nin Masalsı Karşılaşması
 Filmin ana karakteri R, diğer zombiler gibi sıradan ve amaçsız bir yaşam sürerken, Julie adlı genç bir kızla karşılaşır. Julie'ye karşı hissettiği duygular, R'nin içindeki insani tarafını yeniden keşfetmesini sağlar. Julie'nin sevgilisi Perry'i öldüren ve onun anılarını emerek Julie'ye bağlanan R, zamanla daha insancıl davranışlar sergilemeye başlar. Julie ve R'nin bu sıra dışı ilişkisi, sadece onların değil, aynı zamanda zombi ve insan topluluklarının da kaderini değiştirecek bir serüvene dönüşür.

Sevginin Gücü ve İyileştirici Etkisi

"Warm Bodies" sevginin ve insanlığın iyileştirici gücüne vurgu yapar. R ve Julie'nin ilişkisi, değişim ve umudun ne kadar güçlü olabileceğini gözler önüne serer. Film, R'nin dönüşüm sürecini ve bu sürecin insanlar üzerindeki etkilerini mizahi ve duygusal bir dille anlatır. Klasik zombi hikayelerinden farklı olarak, "Warm Bodies" insan olmanın ne anlama geldiğini sorgulayan derin bir hikaye sunar.

İzleyicilere Sunulan Eşsiz Bir Deneyim
"Warm Bodies" zombi klişelerini kırarak izleyicilere hem güldürü hem de duygusal anlar yaşatır. Film, aşkın ve insanlığın en beklenmedik yerlerde bile filizlenebileceğini gösterir. Eğer farklı bir zombi filmi deneyimi arıyorsanız, "Warm Bodies" kesinlikle listenizde olmalı. Bu film, zombi temasına yeni bir soluk getirerek izleyicilere unutulmaz bir hikaye sunuyor.